İnsanoğlu diye başlasam , bitmek bilmeyen bir döngüye girme ihtimalim gökyüzündeki yıldızlar kadar fazla. Hislerim , duygularım , düşüncelerim kadar… İnanılmaz işleyişiyle bedenimin içinde farklı fırtınalar dönüyosa benim yapamayacağım şey yok. Ama bazen hani bir çift göz için , içimizde depremler olurken dışa vurduğumuz iki damla olur ya. Hani duymak istediğimiz bir iki söz için geceleri tüm yüreğimizle dilekler dileriz. Bazen ortamda , en mutlu olduğumuz anda içimizdeki o ruh bir kişiyi arar ya. İşte o zaman tüm düzeni unutursun. Duyguların içinde tanrılara layık görülen aşkı hissedersin. Canın yanar . Sonunu getirdiğini düşünürsün. Ağlarsın böyle masum görünen bir duygu için. Sinirlenirsin , kıskanırsın. Kavgalar edersin. Ama en sonunda o şeyin elini tuttuğunda ki bunun bi insanda olması gerekmez. İstediğin iş bile senin için aşk hissettirir. Ona ulaştığında , tüm bu duyguları anlarsın ya , kendini bulutlarda hissedersin. Ruhun artık özgür kalır. İşte bu duyguyu iyi hisset. Gözlerini dik bunun üstüne. Her türlü kötülükten koru onu. Sonunda öledebilirsin , belki de kurtulursun bu bataklıktan. Belki mutlu bir şekilde gidersin uzaklara , hep yanında hissedersin. Mesafeler yakınlaşır sen o duygu ile yaşarken. Yatarken yanında hissedersin. Kahveni yudumlarken , yağmur yağarken o kokuyu duyarsın sakin bir şekilde… Ve o zaman anlarsın işte , hiç bir şekilde sahte duygulara benzemediğini…
duyguların bağı
01
Ağu