İnsan yaşadıkça, gördükçe, zorlandıkça, düştükçe öğreniyor birşeyleri. Ne yapması gerektiğini, nasıl biri olması gerektiğini görüyor, yolunu çiziyor. Yani sanırım… Zaten zamanla değişmemizin sebebi de bu diyebiliriz .
Biz kovid dönemini ailecek ağır atlatanlardaniz. Yaşam, ölüm, iyileşti. kötüleşti, ilaçlar,doktorlar, hastaneler… Uzun bir süre böyle geçti. Buna da şükür. Babamin kronik hastalığı olduğu için o daha da ağır atlattı. Tedavisi evde sürüyor artık. Hasarlar bıraktı tabi. Babam doktora gitmeyi sevmeyen biri ve ne zaman gidelim desem benim bir şeyim yok derdi ben ısrar edince tartışırdık ben kırılıp susardım sonra konu yine uzunca bir süre kapanırdı. 🙂
Son zamanlarda beynim o kadar dolu, o kadar karmaşık ki. Bugün bir ara düşünemediğimi fark ettim. Değişikti,durmuş gibiydi. Kısa devre yaptı sanki. Çizgi film olsa dumanlar çıkardı yüksek ihtimal. Sürekli nasıl oldu, nasıl olacak, iyi olacak mı, acaba şöyle yapsak daha mı iyi olurdu, daha önce şuna dikkat etseydik keşke….Yani pişmanlık hissi o kadar kötü bir his ki. “Acaba” kelimesi o kadar rahatsız edici ki.. İnsanın içini karartıyor. Huzurunu kaçırıyor. Hani hep diyoruz ya her şer de vardır hayır. Dilimiz söyler kalbimiz zorlanır haliyle. Biliyoruz ama beklemek sabretmek zor. Asıl mükafat ise orda aslında. Bugün pişmanlık hissini yaşayınca şunu anladım. Demek ki karakterimi değiştirmem gerek benim. İnandığım doğrularda fazla ısrarcı olmam gerek. Bense birkaç ısrarın sonucunda pes ediyorum. Kırılıyorum, üzülüyorum. Doğru bildiğimden vazgeçmiyorum aslında. Sadece istiyorum ki karşımdaki de istesin, o da görsün. Çünkü birşeyi ben ısrar edip yapılınca çıkan olumsuzluklar da senin yüzünden damgasını yemek istemiyorum. Zarar vermek istemiyorum kimseye. Belki de bu huyum daha da zarar veriyordur etrafımdakilere, kendime. Bilmiyorum… Fazla uzlaşmacıyım. Herkesi dinleyeyim, empati yapayım yararlı olur derken dozunu kaçırıyorum belki de.
Arada kendimi hesaba çekerdim. Şimdi ise uzun bir süredir sürekli yapıyorum bunu. Kimim, ne yapıyorum , neyi yanlış neyi doğru yapıyorum, neden böyleyim, nasıl biri olmalıyım… Yorucu aslında tüm bunlar. İnsan kendine daha acımasız oluyor. Daha sert eleştiriyor olumsuz durumda. Etrafımdaki kişiler de neden şunu yapmadın, neden şöyle yapmadın, şöyle yapsaydın ya, sen zaten hep bunu yapıyorsun, yani sürekli bir eleştirilme sürecine girince rahatsız oluyorum, üzülüyorum. Çünkü o söylenenlerin kat kat fazlasını zaten söylüyorum kendime. Dipte olanı daha da dibe itekliyor sanki insanlar.
İnsan böyle böyle büyüyor olgunlaşıyor demek ki. Daha başka bakıyorsun hayata sanki. Mutluyken olan pembe gözlükleri çıkarıp normal gözlüklerini takıyorsun.
Biriyle konuşurken istemeden sesim titriyor, gözlerim doluyor. Gözlerim dolunca üzülme diyip teselli ediyorlar ama istemsiz oluyor. Gözümün kenarında gözyaşım her an akmaya hazır.
Çok uzun yazdım değil mi? Çok anlatabilen biri değilim en azından yazıp rahatlamak istedim. Hepinizin sağlıklı mutlu ömrü olsun.??
Kalbindeki boşluklar güzellikler dolsun. Belki farklı konularda ama, benzer şeyleri hisettiğimden anlyorum seni, belki bu yüzden kırık bir yanım?
Ne güzel bir temenni. Çok teşekkür ederim. ?İnşaallah en yakın zamanda kalbin ferahlar, huzurlu olursun ?