Benden

ZEMHERİ’DEN BAHAR’A

Coğrafyada bir yıl dört mevsimdir. Bazen olur ya insanların da mevsimleri olur.Yazı, kışı, baharı veyahut sonbaharı. O insandır ki onun da kışı kapıya gelip çattığında sert geçirdiği zemherileri olur. Hemde en ağılı haliyle..

İnsan bilemez o anda sobayı mı harlasın? yoksa üstüne kat be kat yorgan mı atsın? bilemez işte..Kapıyı açıp dışarı çıkmak bakmak ister bakamaz, zemheri’nin ayazı kapıyı açtığı anda tokat gibi çarpar yüzüne, kapıdan bir adım dahi atamaz. Sadece bakar,bekler öylece bekler.. Deniz olmayan yerde gemiyi bekler gibi.. Tohum attığı topraktan meyve almayı bekler gibi..Ve ölmüş bir anneyi aylarca hatta yıllarca bekleyen küçük bir çocuk gibi..Yani zorunlu olsada beklemeyi, tevafuk dilinde sabrı öğrenir bir nevi. Çünkü sabrı öğrenmek de sabır işidir. Olur ki bazen içine yeis düşer, o anlarda zemheri’nin uğultusu camları titretir, olur ki camlardan içeri ayaz girer de üşütür.. işte o anda bir eşikte olduğunu anlamalıdır bu beşer. Bu eşik zemheriden bahara geçirecek cemre eşiğidir. Biliriz ki kıştan sonra cemreler düşer; önce havaya sonra suya, en sonda toprağa. Zannımca insanın cemreleri de o eşikte düşer. Çünkü cemreler gelecek olan baharın en güzel habercileridir. İnsandaki cemreler de önce akla, sonra ruha, en sonda da kalbe düşmelidir. Bu sırayla düşsün ki yaradanın verdiği akılla kalp yolundan giderek varsın gitsin gideceği yola… Geçirdiği zemheri varacağı bahar pusula olsun da bulsun yolunu. İşte o eşiğe geldiğinde bir bakar insan pencereden zemheri’nin uğultusu gitmiş güneş ışıklarını göz alabildiğince kara yansıtarak göz kırpıyor.. Yavaş yavaş saçmaya başlamış aydınlığını. Tam o anda insan yeisten usul usul sıyrılmaya başlar, cemrelerin düşmesini gözler. Ve nihayet beklenen odur ki olur.. Zira her zemheriden sonra bahar, her geceden sonra gündüz, her sıkıntıdan sonra derman, her yaradan sonra merhem muhakkak bulunur gelir. Bu yaradana tabii silsileden bir an bile şaştığı görülmemiştir.

Toparlamak bir yumak hâline getirmek farz-ı ayün ise geçip ya da geçmekte olduğumuz zemheriden sonra bahar gelmiştir veyahut gelecektir. İnanılan odur ki cemrelerimizin düşme zamanı yakındır. Yeter ki ümitsizlik ve karamsarlık çamurunu acele edip sıvamayalım ellerimize.. Ve en son görülen odur ki bir gün kapıyı açtığımızda zemheri’nin ayazı, o derin uğultusu gitmiş; yerini yemyeşil çayırlara bırakmış, gürül gürül akan çağlayanların buzu eriyip dağlara yol olmuş.. Tüm o yeşilliği gördüğünde unutma zemheri bitti bahar’ın geldi UYAN!.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir