Benden

ZAMANIN MEKANI

ZAMANIN MEKANI
Zihnin en ücra köşelerinde sayıklayan nice zamanlar.. Ne kalender meşrep zamanlar var.
Çamuru yatışmış bir su birikintisi, güzel görünüyor oysa ki. İçine daldığın anda bulanan su, yerini ve yönünü unuttuyor. Çamur ayyuka kalkıyor ve akıntı nereye götürüyorsa, nereye yön alıyorsa pis su, oraya gidiyorsun. Nereye gideceksin..? Göz neyi görecek? Elin ayağın çamura bulanacak!
Bu da zamanlardan bir zaman…
Öyle bir zaman ki; kelimelerin dile gem vurduğu, ayakların gaf edip, ellerin def çaldığı..! Gözlerin harlanıp, tüm suçu kulaklara attığı, bileklerin tunç kesilip, dilin demir bilediği bir zaman.
Kelimeler kifayetsiz denir ya, kelimeler nasıl kifayetsiz kalır..? Bu zaman bize öyle bir öğretir ki, çıplak kalmış kıyafetsiz kelimeler. Özünü kaybetmiş, ama yana yakıla kendini, alemini arayan kelimeler. Eziyetten kelimelerinde nasibini aldığı bir zaman. Hissiz, cansız, ve ruhu kabzedilmiş kelimeler. Afili olması neye yarar! Hitabeti pek çetrefilli. Ve söyleniş maksatları öze değil, nefse..
Evet zaman demiştik.. Ah o zaman..!
Bir önemi yok ruhun. Açlığın derç derç mideye kazındığı, bedene hükmettiğini sandığı asıl ruhu kefen kuşanmış..! Nefsin marufunu bendinden bir marifet sayan, hakikatin esamesi sille oynamayan, tıka basa körpe insanlı bir zaman. İşte böyle bir zamanda insanlar içmeye bir bardak çay bile aramaz. Zira soğuk zaman ve mekana sıcak bir çayda yakışmaz..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir