Klasiklerden tanıdığımız, hepimizin daha önce kesın gördüğü hatta çoğumuzun kısa duruyor hemen okuyup bitiririm diyerek eline aldığı Stefan Zweig’in “Olağanüstü Bir Gece ” eseri Rawaruska cephesinde şehit olmuş süvari alayı Baron Friedrich Michael von R ‘nin çekmecesinden çıkmış ve ailesi sayesinde yayımlanmıştır.
Öncelikle kitapta belirli bir olay aşk ya da macera geçmiyor. Baş karakterin kendini bulma çabasını konu alıyor . Elinde olanları kabullenmiş gibi gözüken subay yaşadığı küçük olaylardan sonra ne istediğini anlamaya başlıyor.Kendini keşfetmeye çalışan kahramanımız içindeki insanı anlamaya çalışıyor . Öylesine çıktığı bir pazar günü at yarışını izlerken onu heyecanlandıran bir suç işler. Bu suç sayesinde kazandığı şeyler onun vicdanını etkiler. Daha sonra karakterin ruhunu rahatlatmaya çalışması ile geçiyor kitap.
Beni en etkileyen kısımları ise :
“Bana kalırsa, yazgısının ona çizdiği yolu bir gizem olarak kabullenen kişi yaşamın gerçek tadına varır.”
“Kendimi anladığım günden bu yana çevremdeki birçok başka şeyi daha iyi anlıyorum. ”
“Benliğini bulan insan için bu dünyada yitireceği hiçbir şey yoktur. Günün birinde içindeki insanı tanımış olan, bütün insanları tanır.
“İçimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.”