Kütüphane, Yazarlar

Murakami Rehberi

Haruki Murakami 12 Ocak 1949 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde dünyaya gelmiştir. 20. Yüzyılın en iyi yazarlarından biridir hiç şüphesiz. ‘’İmkansızın Şarkısı’’ adlı eseri 16 dile çevrilmiş ve dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. Ülkemizde de Doğan Kitap’tan çıkan 19 eseri mevcut. 

Murakami ile yolumun kesişmesi ‘’Rüzgarın Şarkısını Dinle’’ adlı eseri ile oldu. Aylarca her internet sitesinde gözüme çarpan bu kitabı bir fuardan aldım ve hayatımın yazarı olan Murakami ile bu şekilde tanıştım. Murakami’nin de ilk kitabı olan bu eserde kahramanımız kendi hayatından kesitler anlatıyor. Murakami dostluklar, tesadüfler vb. konular üzerinde bizim karşımıza geçmiş de bir şeyler anlatıyormuş hissi yaşatıyor. Dili akıcı, anlaşılır, samimi ve sade. Belli bir konu ağı yok, kitabı okurken rüzgarda savrulan bir yaprağı izliyormuşum gibi hissettim. Kitabın sonu da net değil, Murakami’ye özgü belirsiz bırakma daha ilk kitaptan fazlaca hissediliyor. Bana ruhumu bulmuşum gibi hissettiren bir yazar olduğunu daha bu kitabı okurken hissettiğimden ikinci tercihim de ‘’İmkansızın Şarkısı’’ oldu. Kitabın ismi Beatles’ın şarkısının adını taşımakta. 60’lı 70’li yıllarda Japonya’da geçen, üniversite öğrencisi olan Vatanabe’nin hayatı üzerine şekillenen bir roman. Vatanabe’nin en yakın arkadaşı Kizuki ve onun kız arkadaşı Naoko arasında yaşanan dostluk/aşk temelinde ilerliyor. Kitapta cinsellik azımsanmayacak derecede olsa da asıl odaklanılması gereken, görülmek istenenden ziyade gösterilmek isteneni görmek, fark edebilmek daha önemli. Kitap bir yol arkadaşı gibi. Beni en çok etkileyen, defalarca okuduğum bir alıntıyı da sizlerle paylaşmak istiyorum. ‘’Herkes kendi çapında mutlu görünüyordu. Gerçekten mutlu muydular, yoksa sadece bu izlenimi mi veriyorlardı bilemiyordum. Ama bir şey varsa, eylül sonunun bu güzel ikindisinde herkes mutlu gözüküyordu. İçimi tanıdık olmayan bir yalnızlık duygusu kapladı çünkü bu görüntünün dışındaki tek kişi benmişim gibi hissediyordum. Düşünecek olursam, geçmişte kalan yıllar boyunca zaten hangi manzaraya ait olmuştum ki ben?’’ Bir diğer okuduğum eseri ise ‘’Yaban Koyununun İzinde’’ Diğer iki esere göre konusu farklı diyebileceğimiz, içinde bolca gizem barındıran bir eser. Sırtında yıldız sembolü olan özel bir koyunun peşine düşüyoruz. Ara ara kafa karıştırıyor ve diğer eserlerle kıyaslamaya gidince farklı bir Murakami havası hissediliyor.  Bahsedeceğim bir diğer eser de ‘’Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu’’ Yine başka bir Murakami havası sezdiğimiz bilim kurgu ve fantastik tarza kayan, bu eserde yazar bize ‘’Haşlanmış Harikalar Diyarı’’ ve ‘’Dünyanın Sonu’’ adlı iki farklı evrenin kapısını açıyor. Bilim kurgu sevenlerin okuduğuna pişman olmayacağı bir kitap. ‘’Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında’’ eserinde ise kahramanımız Hacime ve ilkokulda tanıştığı Şimamoto konuediliyor. Murakami’ye özgü belirsizlik bu kitapta öyle çok ki sonunda ne olduğu tamamen hayal gücünüze ait. Ben Murakami’nin bu yönünü çok sevsem de çoğu okur bu durumdan rahatsız olabilir. Yine de Murakami’nin bana her zaman hissettirdiği, tanımlayamadığım hissi (belki hafif bir esintide etrafı izlemek gibi, belki de yağmurlu bir günde kahvenin kokusunu hissedebileceğin bir ortamda damlaların cama çarpmasını izlemek gibi) bu kitapta da buldum. ‘’Karanlıktan Sonra’’ eserinde ise çoğumuzun uyuduğu gece saatlerinin, o karanlığın bambaşka bir yönünüzü görüyoruz. Su gibi akıp gidiyor sayfalar. Gizem, merak duygusunun yoğun olduğu, sadece tek bir gece anlatılmasına karşın sanki çok uzun bir süre zarfını okuyor gibi hissediyoruz ve sonu yine bum! Size kalmış, şaşırdık mı? ? Murakami’den okuduğum son eser ise ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ Murakami bu eserinde yazmak ve koşmak arasındaki bağlantıyı anlatıyor, onunla karşılıklı sohbet ediyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Murakami’nin kendini bu şekilde anlatması okuduğum her satırda ‘’Murakami Amcaaa’’ diye ona koşup sarılmak istememe sebep oldu. Yaşamının farklı yönlerini görüyor, yazarlık yönünün yanı sıra koşucu yönünü de keşfediyoruz. 

 

İşte benim Murakami serüvenim bu şekilde. Kitaplarını tüketmemek için çok sık okumamak için çabalasam da her ay yine elimin gittiği, bana kendimi bulduran ve hayatımın kitabı dediğim ‘’İmkansızın Şarkısı’’ kitabıyla gönlümde çok ayrı yer etmiş olan o yazar. ‘’Neden bu kadar çok seviyorsun?’’ sorusuna cevap veremeyeceğim halde içimde o naif duygulara sebep olan bu yazarı her geçen gün çevremdekilere de tavsiye ediyor ve onunla herkesin tanışmasını istiyorum.  Herkese aynı şeyleri hissettiremez elbette fakat belki bir Murakami satırında siz de ‘’İşte kendimi buldum!’’ dersiniz, kim bilir. 🙂

author-avatar

kirlangicadair Kimdir?

Ben Beyza, sosyoloji ve sosyal hizmetler öğrencisi, kitaplarına gözü gibi bakan, okumayı ce yazmayı çoook seven, küçük prensin paralel evrendeki karşılığı biri ?