Küçük ve Hayat

Bir çocuğun yatağının altından çıkıvermiş Hayat. Oyununa dalmış çocuğun elinden tutup onu mutluluklar ülkesine götürürken çocuk somuş tüm şaşkınlığıyla ve merakının verdiği o heyecanla.
– Orda ne var Hayat amca ?
-Orada hayallerin vücut bulmuş halleri var. Küçük veya büyük hayali olmayan hiç kimse orada yaşayamaz.
Oraya vardıklarında Hayat, hayallerle tanıştırmış onu. Adı huzur olan hayal, bir elinde kitap diğerinde ateş sıcaklığında bir kahveyle, doğayı ve mevsimleri gezen bir adamın suretine bürünmüş. Adam sadece dilemesiyle kimi zaman yukarıdan bakıldığında heybetli bir dağ, sakin bir göl ve etrafını saran çam kavak ve çınar ağaçlarının cennetten çıkma bir bir tabloyu andıran görüntünün içinde okurmuş kitabını ya da sakin bir kasabada, evlerin en fazla 2 katlı olduğu bir yerde yokuşun tepesindeki bir evin boydan camının önünde sanki yeryüzünü incitmekten korkarmışçasına naif naif yağan karın karşısında, çatırdayarak yanan odunların eşliğinde, dumanı tüten kahvesini koklayarak yudumlarken bütünleşirmiş kitabıyla. Çünkü o adam için kitap ve kahvenin toplamıymış Huzur.
Daha sonra İyilikle tanıştırmış. Onun varlığınd