Benden, Kütüphane, Motivasyon

Kitap Okuma Alışkanlığımı Nasıl Kazandım?

Okuma yazmayı öğrendiğim günden lise yıllarıma kadar okuma alışkanlığı kazanamamıştım. Ortaokul yıllarında birkaç kişinin önerisiyle kitaplar okumuş ama hepsinden sıkılmıştım. Hiçbirinde kendimi bulamamıştım. Kitap okumayı hep istiyor, başucumda bir kitabım olsun diyordum. Fakat hiçbir zaman okuyamıyordum.

Liseye başladığım sene yeni arkadaşlar ile tanıştım. Hayatıma giren farklı insanlar bana yön gösterdi. Sıra arkadaşım o kadar çok kitap okuyordu ki şaşkınlıkla hep onu izliyordum. Her gün başka bir kitapla okula gelip ‘’Bunu bitirdim,’’ diyordu. Nasıl olduğunu anlamıyor sadece gözlemliyordum.

Her tarzdan kitabı okur yazarına, yayınevine bakmadan kendine bir şeyler katmak için çabalardı. Bir gün kütüphaneden bir gün marketten bir gün arkadaşlarımızdan bir gün öğretmenlerimizden ama çevresindeki herkesten kitap alıp okur, zamanında geri getirirdi. Derslerde sıra altından okuduğunu bile hatırlıyorum.

Yine bir gün Huzur Sokağı adında bir kitabı arkadaşımdan almıştı. Tabii ki emanet kitap almanın mahcubiyeti içinde ‘’Yarın kitabı okuyup getiririm,’’ demişti. Dürüst olayım hiç inanmamıştım. Ertesi gün o kalın kitabı geri getirip, ‘’Okudum, bitti,’’ dediğinde o kadar şaşırmıştım ki anlatamam. Sonra ona dönüp, ‘’Neden bu kadar çok okuyorsun? Bir kitap da bana ver ben de okuyayım,’’ dedim. O sıra sınıfta dolaşan Hush Hush serisi vardı. İlk kitabı Fısıltı’yı okumam için bana vermişlerdi.

Eve gittiğimde yavaş yavaş okumaya başlamıştım. Yabancı isimler ve mekanlar başta beni çok zorlasada kitabın anlattığı dünyaya girip kendimi kaybetmiştim. Karakterleri o kadar çok benimsemiştim ki rüyalarıma bile giriyordu.

Bir sonraki gün kitabı arkadaşıma geri vermiştim. Serinin diğer iki kitabını da okuyup bitirmiştim. Dördüncü kitabı o zamanlar daha çıkmamıştı. Daha sonra fark ettim ki kitabı tekrar okumak istediğimde elimde yoktu. Çünkü arkadaşımdan ödünç almıştım. Dayanamayıp bir haftalık harçlığımı vererek serinin ilk kitabını kendime alıp defalarca okuyup kafayı bozmuştum.

O günden sonra hem sınıf arkadaşlarım hem ben beraber kitaplar alıyor birbirimize öneriyor, sırayla okuyorduk. Sıra arkadaşım önceden okuduğu kitapları tavsiye ediyor, evinden de kitaplar getiriyordu. Bu şekilde bestseller gençlik romanları okuyup okuma alışkanlığı kazanma yolunda ilk adımımı atmıştım.

Okuduğum kitaplarda hoşuma giden cümlelere tekrar bakmak istediğimde ya da bir kitabı tekrar okumak istediğimde kitaplar elimde olmuyordu. Almak istediğim kitaplara param yetmiyor genel de ya kütüphaneden ya da arkadaşlarımdan alıyordum. Edebiyat öğretmenimiz bir gün bizleri kitap fuarına götüreceğini söylediğinde ne dediğini anlamamıştım. Hayatımda daha önce bırakın kitapları hiçbir fuara gitmemiştim. Ama kitaplar alacağımızı bildiğim için ailemden bir aylık harçlığımı alıp fuara gittim. Daha önce okuyup sevdiğim kitapları ve okumak istediğim diğer kitapları fuardan alıp kendi evimde saklamaya kafaya koymuştum.

O gün otobüsten inip fuara adım attığım ilk zamanı hatırlıyorum. Ağzım açık bir şekilde etrafı izleyip her yerde kitap olan devasa salonları inceliyordum. Böyle bir etkinliğin 30 yıldır yapılıyor olması ve benim bundan hiç haberim olmaması canımı o kadar yakmıştı ki hiç unutmam. Daha sonra bu can acısını bir kenara bırakıp her stantta pazarlık yaparak kitap almaya başlamıştım. Tüm aylık harçlığımı bitirdiğim yetmemiş gibi arkadaşımdan borç alıp eksiye inerek geri dönmüştüm. Yine hiç unutmam, cebimde kalan son bozuklukları birleştirip Altın Kitaplar standından cep boy Canan Tan kitaplarını 5 TL’ye almıştım. Edebiyat dersinde herkesin içinde utanmadan Piraye’yi okuyup ağladığımı bilirim.

Kitap dünyasına bu şekilde girmiştim. Lakin param bir türlü yetmiyor çevreden aldığım kitaplara doymuyordum. Wattpad uygulamasını keşfedip gözlerimden yaşlar akıncaya kadar sürekli kitap okuyordum. Şu an bile hatırlamadığım o kadar çok kitabı oradan okudum ki haddi hesabı yok.

Evimde kitaplar birikmeye ve ben deliler gibi kitap okumaya başlarken ailem ve çevremden sürekli tepki aldım. ‘’Bu tarz kitaplar okuma, kendine bir şeyler katacak kitaplar oku,’’ vb. O insanlara her zaman söylediğim şey: ‘’Sen kitap okumadan bana hangi kitapları öneriyorsun?’’ oldu. Hayatında bir tane klasik kitap okumamış insanlar benim gençlik kitap okumama laf ediyordu. Ama bunun doğru olmadığını biliyordum. Gelen tepkilerin hiçbirini umursamayıp okumaya devam ettim.

İnsanları gözlemlemek ve yorumlamak en iyi yaptığım şeylerden biri. Sıra arkadaşım her tarzdan kitap okur sadece klasiklere ya da edebi değeri olduğu düşünülen kitapları okumazdı. Buna rağmen kendini çok iyi anlatır insanları çok iyi anlardı. Derslerine çok çalışmamasına rağmen her konu hakkında başarılı yorumları olurdu. Bunun fazla kitap okumanın ona kattığı bir kalite olduğunu hep düşündüm. Biz arkadaşlarımızla ders çalışırken bir matematik sorusunu anlayamazdık. Anlayamadığımız için de soruyu çözemezdik. O arkadaşım soruyu okur bizden ne istendiğini bize anlatır biz de soruyu çözerdik. En iyi şekilde matematik bilseniz bile sizden istenilen şeyi anlamadığınızda çözüme ulaşamıyordunuz. Hangi türü okumuş olduğunun bir önemi olmadan kitapların ona çok fazla şey kattığını fark etmiş, onun yolundan ilerlemiştim.

Yine bir gün okuldan eve geldiğim zaman koltukta oturan annemi gördüm. Elinde Tess Gerritsen’ın bir romanı vardı ve okuyordu. Şaşkınlığımı belli etmeyip kendi odama giderek oyalanmıştım. Salona geri geldiğimde annemin bana bakıp gülümseyerek, ‘’Bu kadın da herkesi doğradı, içim dışım kan oldu.’’ dediğini anımsıyorum.

İşte o gün anladım ki benim ilk gün yanımda sürekli kitap okuyan arkadaşım sayesinde kitap okumaya başlama durumumun aynısı anneme olmuştu. Çevrenizdeki insanlar sürekli kitap okuduğunda dikkatinizi çekip merak ederek bir yerden sizde okumaya başlıyorsunuz. Daha sonra kardeşimin, kuzenlerimin de okumaya başladığını biliyorum. Benim en başında kitap okuma alışkanlığımın olmamasının nedeni çevremde kitap okuyan insan görüp örnek alamayışımdan dolayıydı. Ben kitap okudukça çevremdekiler de görüp okumaya başladı.

Bu yüzden bugüne kadar sosyal medya paylaşımlarım ya da dışarıdaki duruşumda sürekli kitapları gösterip örnek olmaya çalıştım. Her zaman çantamda bir kitap oldu. Otobüste, metroda okudum. Okulda, dershanede okudum. Beni de görüp bir insan merak edip okumaya başlar diye… Çünkü insan zihni neyi görüyorsa onu yapıyordu. Üniversite döneminde yakın arkadaşlarım, yurt arkadaşlarım hep kitaplarımı ve okuma aşkımı görüp benden kitap alarak okumuştur. Sayemde bir tane bile kitap okumuş olmalarıyla şu an bile gurur duyarım.

Eğer aranızda okuma alışkanlığı kazanmak isteyenler varsa hiç bıkmadan merak ettikleri kitapları alıp okumaya çalışsınlar. Çevrelerindeki insanlara da okudukları kitaplardan bahsedip onları da teşvik edip okuyan insanlarla arkadaşlık yapsınlar. Okuduğunuz kitapları sizin gibi kitap okuyan insanlarla tartışma, konuşma zevkini anlatamam. O kadar zevkli bir duygu ki o dünya gerçekten varmış gibi hissederek hararetli sohbetler yapabiliyorsunuz.

İlk okuduğunuz kitapta istediğiniz tarzı bulamayabilirsiniz. Bu yüzden sürekli denemeniz lazım. Sevdiğiniz tarzı bulduğunuzda ise artık sizi kimse tutamaz. Sürekli daha fazlasını isteyip okumaya devam edersiniz.

Çevrenizdeki insanların özellikle kitap okumayan insanların okuduğunuz tür hakkında yorum yapmasına, sizi yargılamasına izin vermeyin. Ne kadar bana bir şey katan kitap diye düşünülse de ben bu zamana kadar yüzlerce kitap okuyan biri olarak şunu söylüyorum: HER KİTAP İNSANA BİR ŞEYLER KATAR. YETER Kİ SİZ ALMAK İSTEYİN! İster fantastik ister romantik ister distopik ister klasik olsun! Hiçbir yazar kalemin kağıdın başına geçip aşırı boş bir kitap yazayım demez. Hepsi bir şeyler anlatmak ister. Ama siz anlayamamış olabilirsiniz. Yazarla aynı duyguyu hissetmemiş olabilirsiniz. Bu yüzden bir şey almak düşüncesinden çok, okurken zevk almak düşüncesiyle yola çıkın. Size keyif veren kitaplar okuyun. İnsanlar konuşur. Klasik kitap okuduğunuzda da sizi yargılar, gençlik kitapları okuduğunuzda da… Bunun bir sonu yok. Bu yüzden ne istiyorsanız onu okuyun. Motto haline getirdiğim cümlem ile sizlere veda ediyorum.

‘’NE OKUDUĞUMUZUN BİR ÖNEMİ YOK! ÖNEMLİ OLAN OKUYOR OLMAMIZ!’’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir