“Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”
Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabında hoşuma giden bir alıntı ile başlamak istedim.
Kitapta namus cinayeti anlatılıyor. Konu dallanıp budaklandırılmadan hatta cinayette kimin öldüğünü, cinayetin olacağını falan biz kitabın başında biliyoruz. Böyle çok sade ve basit bir kitap olarak gözükse de işe yazarın kalem gücü giriyor.
Cinayeti bilmemize rağmen kitap akıcılığından bir şey kaybetmemiş kitapta akıcılığı etkileyen tek şey bence çok karakter olması o kadar çok karakter var ki kitabı kısa zamanda bitirmezseniz büyük ihtimalle kişilerin kim olduğunu unutacaksınız o yüzden kitabı bir çırpıda bitirmeye bakın.
Alt mesajlarda toplumun duyarsızlığını, genovese sendromunu güzel bir şekilde anlatmış. Kitabı okuduktan sonra acaba bizim de görmezden geldiğimiz zaten başkası yapmıştır dediğimiz olaylar olabilir mi diye sorgulatmıyor değil.
Gabriel Garcia Marquez’in okuduğum ilk kitabıydı ve kitabı bi hayli beğendim. Elimdeki kitaplar azalınca “Yüzyıllık Yalnızlığı” da muhakkak okumak istiyorum. Henüz Kırmızı Pazartesi’yi okumamışsan da bence ilk fırsatta okumalısın.