Benden

Hər kəs sənə ulduz deyə

Bitmeyen Yol

Ekşisözlük’te “geri dönülmek istenen sene” başlığını görür ve çakılı kalırsın olduğun yere, yoktur senin gisip sığımabileceğin öyle bir senen çünkü. Sonra twittera girersin ‘langıdılanlan langılanlan samsak döveci’ görüp bi kahkaha atarsın. Böyle bir şey işte yaşamak. Epey bi eskiden günlük tutma çabalarımın birinde şunu yazdığımı hatırlıyorum; hayatım, ruh hali değişikşiklerimle savaşma sanatım. Savaş mı, hem de kazanamayacağını bildiğin halde :d ? O yumru geldiğinde içine oturacak yahu hiç bir sebep bulamayacaksın çoğu zaman iç sıkıntına. Bazen de kalbin çarpacak ulan noluyo aşık da değilim cinlendim mi acaba diyeceksindhrbj. Neyse işte insan kendine şaşırıyor, şimdi savaşlarım da bitti kavgalarım da dindi. Anlamaya gayret ediyorum sadece. İnsanı yoruyor ama. Bir an ruhunun sanki bir ikindi vakti, güneşin batmaya yaklaşıp da turuncusunun kızılına döndüğü vakit, yüzüne ılık bir meltem esiyormuş hissedip; bir an sonrası göz gözü görmeyen puslu bir sabah vakti elleri cebinden çıkartmayan kesik bir soğuk misali ruh hali değişimleri. Diyordum kii bugün oldu. 19 Mart. Hep olan ama daha bariz gördüğümüz hani. Güneş bir açtı yani sanırsın pikniğe davet ediyor seni, sonra hava kapandı sonra bir daha açtı, kar yağdı derken güneş sonkez yüzünü gösterdi ve kuru soğuk geldi. Yer ve gök bu kadar tahavvüllat içerisindeyken bir deri bir kemik olan bizler mi sabit kalacaktık.

Diyorlar ki; ne konuşursanı siz o sunuz. Veya ne okuyorsanız ve dolayında ne düşünüyorsanız siz o sunuz. Şimdi de izleme çağında, ne izliyorsanız siz o sunuz. Yaani gün içerisinde..

Ne güzel konuşuyorduk yahu, bi twittera gireyim dedim birisi yine ‘yar qasidi’ paylaşmış, sarsılarak geldim. Aşık olmayanı aşık eder o nece gözeldir aman yarabbi. Duygu duygular şelale misali. Acayip seviyorum Azericeyi. Azericeye mi kızıyorlardı Azerbaycan Türkçesi mi dememizi istiyorlardı unuttum, işte böyle yaptı bu sosyal medya duyarlı insanları. Hiç bir öneminin olmadığı şu noktada hangi kelimeyi seçtiğimin, beni diken üstünde bıraktı. Daha sana “Hər kəs sənə ulduz deyə / Özüm sənə ay demişəm.”i anlatıcaktım. İleride bir kedim olursa ona ulduz koyacağımı. Keyfim kaçtı aaaa niye böyle oldu?

Tam da ruh değişikliğinden bahsederken bu yakışırdı zaten yüzümü kara çıkartmadım, kendim sana teşekkür ederim.

Neyse seni günlüklükten çıkarıp terapistim yapmanın alemi yok. Asıl vazifene geri döndürelim hemen. Bir arkadaşım var tamam mı hani seviyorum onu ama kimisi olur, ne kadar yakın olursan ol sana hep bi kol kadar mesafe bırakır ve sen onu hissedersin ya, öyle bir ilişkimiz var. Bence o mesafe lazım ya, ama o ortadan kalktığında da işler çok tatlı oluyo be günlük. Mesela bu arkadaşın bi yakın arkadaşı var beni de tanıştırdı ve sık görüşmeye başladık. Amanın kızda ne bir mesafe ne bir sınır dhxhj. Böyle dünya tatlısı da bir insan, ama bana attığı şu mesajdan dolayı değil sakın yanlış anlama; ‘Yaaa valla senden de allah razı olsun amiiin gerçekten çok kalpten seviyorum seni çok farklı çok tatlı ve özel birisin ve öyle de bi ruhun var bu da yüzüne yansıyor zaten maşallah’Ama temkinli oluyor insan bu ‘çok sevme’ mevzularında ağzının payını alınca. Mesela ünideyken tanışmıştım ya yine kalbimin tamamını verdiğim bir arkadaşımla. Yani diyordum ki ‘bir insan ne kadar sevilebilirse o kadar seviyorum’ o derecedeydi. Sonra ne olacak neee olabilir uzaklaşmamız için sence? Evlendi. Sonra hep ben arayan soran oldum mesaj atan oldum. Ama ben bunları takmam günlük, çok seviyorsam yine ararım yine ben msj atarım. Ama bi gün annemin hastane döneminde konuşuyorduk ve ben durumu anlatmıştım ona onun da tam atanma günleriydi. Bir daha hiç sormadı ne var ne yok diye. Ben bunu da olabilir olarak karşıladım sonuçta ben o ağır imtihandayken de onun hayatının büyük bir olayı olan atanma mevzusunu takip edemedim etmedim aklıma bile gelmedi. Velhasıl yıllar geçti ve bana geçenlerde msj attı. Ben de annem rahatsız dedim, ‘aa hayırdır nesi var’ dedi ya bana ben orada koptum. Hiç bir byte kadar bile mi yer haketmiyordum hafızanda? O yüzden biz bu çok sevmeleri falan hep bıraktık. Zaten efendimiz demiş ya “Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.” Onun sünneti üzere yaşasak bu uzun yolda bütün kestirme yollardan yürüyeceğiz ama dinlemedikçe hep düşe kalka, uzun olan yolda, yol git git bitmiyo be anacım.

Ama hadi sen sevgiyle kal.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir