“ Eğer acı dost olmuşsa ıssız gecelerde
Gözyaşları birer birer dökülüp vicdan susmamışsa
Sessizliğe bürünmüşse kalp, yalanlarla dolu aşkların yaşanmasına göz yumuşsa
Nefret gün yüzüne çıkar yakında. Ve kurban verir tanrıçasına.
Bu bir oyun , bu bir savaş unutmayın şeytan aranızda.
Hoş geldiniz felaket çemberinin tam ortasına.”
Koskocaman hayallerimizi sığdırdığımız hayatlarımızın kapısına ölüm gelmişti. Sessizce aramıza girip en sevdiklerimizden birini kolundan tutup dibi görünmeyen ıssız bir kuyuya hapsetmişti. Bizler şeytanın oyununa dahil olup felaket çemberinin tam ortasına düşmüştük. Ellerimizde silahlar yoktu ve biz şeytanla savaşmaya çalışıyorduk. Adaletin köle gibi görüldüğü, kanın su gibi içildiği bu yerde savaşı kaybedecektik. Ve hiçbir savaş bu kadar kanlı, gözyaşlı acılı olamayacaktı. Bizler kaybedeceğimizi bile bile bu yolları geçiyor, umutla birbirimize sarılıyorduk. Biliyordum ki sonumuza yaklaşıyorduk.