Dost
Bir insan düşünün. Diğer insanlardan farkının olmadığını düşündüğünüz vakit gerçekten hiçbir farklı olmayan. İlk gördüğünüzde, ilk karşılaştığınızda herkes gibi sandığınız biri. Fakat bir kere bir hareketi, bir düşüncesi veya bir sözü ile diğer tüm insanlardan ne kadar farklı olduğunu çözdüğünüz biri. Okuduğu her kitapta kendini bulan, her zaman farklı yol arayan, düşmenize izin vermeyen düşseniz bile bir eli hep sırtınızda olan biri. Yaptıklarınıza değil neden yaptığınıza bakan biri. Hayatı hep en uçlarda yaşayan; tek başınayken bile eğlenmeyi, vakit geçirmeyi, kendini geliştirmeyi bilen biri. Onlayken zaman kavramını yitirdiğiniz, onsuzken her dakikanın saate dönüştüğünü hissettiğiniz biri. Mesafelerin olmaz olmazı olan gönül bağınızın her kilometrede daha da güçlendiği biri. Dokunmadan, görmeden bile sizi her zaman dik tutan, geliştirebilen biri. Hayatınıza kısa sürede giren ve uzun soluklu bir mücadelede birlikte olduğunuzu hissettiğiniz biri. Hayattan vazgeçtiğinizde hayat sebebiniz olan biri. Üzülmesin diye çoğu şeyden vazgeçmenizi sağlayan, üzülmesin diye çoğu şeye katlandığınız biri. Kıskanmayan, yarışmayan, bırakmayan, üzmeyen, kırmayan, kavga etmeyen, sadece kendi olan biri. Sevgiliye diğer yarımız derler ya, bu insan sizle aynı yarı olan biri işte. Dost diyorum dost. Dost olan biri. Dostunuz var mı böylesine? Gözünüz kapalı güvenmek değil. Gözünüz açıkken de güvenmektir dost. Görmediğiniz değil gördüğünüzden daha fazlasını gösterendir dost. En yüksekteyken de aynı, en dipteyken de aynı sevendir dost. Aylarca konuşmasan da birgün konuştuğunuzda hiçbir samimiyet noksanlığı olmamasıdır dost. Kendinizi en çok kendiniz hissettiğiniz kişidir. Sevgiliden daha fazlasıdır yahu. Beğendirme, takdir edilme veya ayrılma korkusunu yaşatmayan kişidir. Korku nedir öğretmez veya korkıyu dibine kadar birlikte yaşadığındır. Sizin hiç dostunuz oldu mu? Görmeden de olsa en siz olan dostunuz?
İyi ki doğdun dostum.