Bir şey yazmak, düşünmek, gülmek, yemek, içmek, yataktan kalkmak istemedim o gün ve birkaç hafta daha sonraları. Şimdilerdeyse isyanlardayım kime ediyorsam. İşe yarayacak isyanlar etmeli ya.
Sokakta yürürken tek dikkatimi çeken, yüzümü güldüren, konuşturan canlı köpeklerdir. Burnum sızlıyor bazen onlara olan sevgimden,içim gidiyor öyle.
En son 11 yıl önce köpeğim olmuş ve öldü diye günlük yazmayı bırakmışım. Onun kulakları artık toprağın altındaymış. Keşke burnumun direği sadece sevgiden sızlasa.
2019 Ekim ayında bir yavru verdi babam kucağıma. Uyuyor, oynuyor, ısırıyor,düşüyor sürekli salak. Böyle bir salaklık yok nasıl güldürüyor yüzümü sıpa. Çok çabuk büyüdü fazla yemek verdim galiba. Rengi efsane oldu, kulakları dikleşti büyüdükçe ama tam değil. 1 yaşına girdi mi dimdik olacaktı yakışıklının kulakları. En çok buna heves ediyordum bir de kocaman bir yakışıklı olduğunda karizma yeleğini giydirip gezdirmeye.
Yemek delisi hepsi gibi. Önüne koy hapur hupur saniyeler sürüyor.
Bir gün hiç yemedi. Deli danalar gibi koşan o fırlama yürümeye bile eriniyor. O vet. senin bu vet. benim yok düzelmiyor daha da kötüye gidiyor gün geçtikçe. O günler de öyle çok değil hee. Ölüm için çok kısa. Yaa şu ölüm denen şey biraz alıştırmalı değil mi kardeşim 3 günde alınır mı insanın canından çok sevdiği?
3.gün, öldü.
Hem de hiç sanmazken. Mahvetti.
Sadece bir mevsim yaşayabildi bu dünyada. Belki de en iyisi bu böyle bir yer için.
Ama o gidip ben kalınca mesela bu yer, daha da çekilmez oldu uzun süre.
Sadece sevgilinin, annenin, bebeğin kokusu özlenmiyormuş. Bir tüy torbasının da kokusu özleniyormuş.
Arka bahçede yatıyor yine kulakları toprağın altında olmayı hak etmeyen bir can. Bu arada öldüğünde kulakları dimdik oldu biliyor musun? Yakışıklı bir karizma oldu. Gösterdi bana illa o halini. Ama çok acıttın be oğluş. Çok.