Benden, Kimim ben?

Cesaretin Var mı ?

Dünü düşünmek mi iyidir, bugünü yaşamak mı? Bugüne şükretmek mi gerekir, umudu yarında aramak mı? Sorgulamak mı gerekir yoksa hiç düşünmeden yaşamak mı? Hayaller mi en güzeldir ya da hiç hayal kırıklığına uğramamak mı? Hep doğru söylemek mi iyidir, ya da doğru insana birşeyler söylemek mi gerekir? En kötüsü ölmek midir ya da ölmüş hayaller mi? Ömrünün geri kalanını hesaplamak mı kötüdür ya da bu hesabı yapmaya sürükleyen geçmiş mi daha kötü? Konuşmak mı güzeldir, istediklerini söylemek mi? Kalabalık çevre midir güzel olan, ya da kendinden kaçmak mı? Sen sen misin peki, ya da en sevdiğin sen hangisi?
Hayatının kaçıncı sayfasındasın sen şimdi? Sonunu mu merak ediyorsun aslında şimdi ya da okudukların mı şaşırtıyor seni? Hangi sayfasında olmak isterdin diye mi sormak gerekiyor ya da kitabı en başından yazmak mı? Şimdi de mi kalmak isterdin diye sorsam sana ya da kaç yaşına gitmek isterdin diye mi? Zaman herşeyin ilacıdır derler, evet söylerler öyle olduğu zamanlar da vardır ama aslında ondan nefret edenler de. Asla geri getiremeyeceğin şey zaman derler ya hani nasıl olur da böylesine kötü birşey herşeyin ilacı oluyor o kısmı hiç anlamıyorum. Aklından geçeni biliyorum senin!  Kişiye, duruma ve koşullara göre değişebilir diyorsun sen tabi ama zaman göreceli bir kavram mı oluyor sen böyle bakınca? Onu göreceli yapmak masumlaştırıyor mu herşeyi? Hayır, onun savunulacak tek bir yanı bile yok. İnsanız biz, duygularımız var bizim bazen kalmak istiyoruz tamamen zaman dursun istiyoruz, olamaz mı? Çok mu şey istiyoruz? Mutluluğu, aşkı, sevinci, coşkuyu, kucaklaşmayı, bakışmayı, sevişmeyi, yani demek istediğim bizi o an azıcık bile mutlu eden ya da mutlu etme ihtimali olan her türlü olayı yaşamak istemek, ya da biraz daha fazla yaşamak istemek hatta belki de yaşama ihtimalini bile mümkün kılmak, anlıyor musun küçücük birşeyden bahsediyorum. Yani göreceli değil, herşeyin ilacı diyorlar ya hani onun için!!! Bu bile kötü en kötüsü hatta, ilaç dediğin o şey tam olarak insanı, beynini, duygularını, mantığını yani insani tüm vasıflarını kemiren, yok eden, törpüleyen, minik minik çöp eden bir mahluktur kendileri. Bu mudur ilaç? Yine insanoğlu başarıyor kendisini mantıklı olmayan ama bir o kadar da inanılmaya meyilli türlü gerekçeleri inandırmaya. Soruyorum insanlara mutsuzuna mutlusuna, zenginine fakirine, erkeğine kadınına, gencine yaşlısına, cahiline akıllısına, hepsi farklı dilde aynı cevabı veriyor nasılsınız diye sorunca. İyiyiz dedikten sonra birkaç ilgili ilgisiz sohbet ama en sonu hep aynı yaşıyoruz işte zaman öyle böyle geçiyormuş, muş, miş, miş, akıp gidiyormuş, miş, muş.. Hangi zaman, kimin zamanı, kim ki o, herkesin hayatına sokmuş burnunu, nasıl geçiyor ne yapıyor da akıp gidiyor? Kime nasıl davranıyor, nereden teğet geçiyor ya da kime neden geçmiyor? Nereden buluyor bu hakkı? Soruyor muyum bu soruları sence? Tabi ki hayır. Sen veriyorsun ona bu hakkı evet sensin suçlu ondan sonra en büyük suçlu sensin belki de en büyüğü bilmiyorum konuşunca karar vereceğiz. Şimdi soracaksın bana hak bile istemiyor, tutuyor elimizden sürüklüyor bizi ne yapacaktık ya diyeceksin, bir de ileri gideceksin hatta elimden tuttu sımsıkı bırakmıyor, herkesin elinden tutmuş kimse laf etmiyor, tutmadığı diğer eliyle arkama bakıp az önceki herşeye el sallıyorum, az öncekiler hızlıca geçmiş oluyor, birazcık geçince eski oluyor, sonra eskiler hatıra… Sonra biraz seninle konuşunca durum değişiyor, dökülüyorsun teker teker. Anlıyorsun onun düşman olduğunu. Eskilerin sadece basit bir hatıra olmadığını mı anladın? Seni bu kadar çabuk şimdiye sürüklerken azıcık olsa eskiye bile gitmek istediğinde yalvardığında götürür mü seni? Hayır seni götürmem dese peki? Sinirlenir miydin, yalvarır mıydın, bağırır mıydın,delirir miydin sınırsız hakkıyla tüm hayatını silmiş olmasına, ve bir daha sana hiç göstermemesine, senden tüm bunlar için izin almamış olmasına, hatta hala gözünün içine baka baka aynı şeyleri yapmasına? Sen şimdi hala aynı hatayı mı yapıyorsun ben mi yanlış görüyorum? Geçmişine takılmış bir de kavga ediyorsun onca zaman sonra, tabi bunları yaparken hala elinden tutmasına izin vermişsin el sallıyorsun şimdiki sana, şimdiki hayatına, şimdiki hayallerine, şimdiki sevdiklerine, şimdiki tüm gerçeğine. Neden? Ona mı kızmak gerekiyor yoksa ona bu hakkı verene mi?

  1. Bekliyorum cevabını ya da tahmin ediyorum birini. Mecbur kaldım diyeceksin, mecbur bıraktılar diyeceksin, mecburen o an onu yaşadım, şartlar mecbur kıldı diyeceksin. Diyeceksin tabi, sonra düşününce mecbur bırakılmak mı kötü ya da bırakıldığın mecburiyetlere boyun eğmek mi, hiç düşündün mü? Herşeye mecbur kaldığın için karar vermiş olabilir misin ya da en azından şu an pişman olduğun şeylere? Neden diye sormak çok gereksiz olur değil mi? Kararlarını kendine göre değil, o an senin yerine kim karar verme yetkisini sende görüyorsa o almıştı değil mi, ya da belki sen karar almaya çalıştın ama az zamanın mı vardı, örneğin seçim yap dediler eline bir form verdiler git hangi bölümü okumak istiyorsan yaz getir çok vakit yok dediler dimi? Ya da tamam dedin düşündün hatta sordun soruşturdun kimse sana ne istediğini sormadı da hepsi en çok para vereni düşünüp söyledi dimi? Kim sana ne zaman ne seçerken nasıl daha mutlu olursun diye sordu ki? Bak şöyle düşün… Okulunu seçtin sormadılar, bölümünü seçtin sormadılar, eşini seçtin sormadılar, işini seçtin sormadılar. Hep yap dediler yaş geçiyor dediler, maddiyat önemli dediler, çabuk ol dediler, iyi düşün ama hemen düşün dediler, sorgulama yap dediler, en çok istediğini değil en mantıklı olanı yap dediler, iyi misin huzurlu musun içine sindi mi değil sana göre değil herkese göre doğru olanı yaptın mı dediler, el-alem dediler, hep söylediler ama sen sadece yaşadın. Ne Mutlu İnsanım diyene!!!
    Kim onlar ? Ailen mi? Arkadaşlar? Komşular, akrabalar? Abiler ablalar??? İyi olanlar mı senden daha iyi düşünenler mi ya da senin yerine yaşayacak olanlar mı? Mutlular mıymış? Zenginler miymiş? Seçimleri doğru mıymış? İçlerine sinmiş mi? Mantıklı en doğru olanı mıymış? Sordun mu onlara sen kimmişsin? Hımmm cevap mı Yok, yoksa soru mu? Akıp giden o şey var ya hani adından bahsetmek bile çok istemiyorum, işte hani herşeyin ilacı olan şey verdi mi tüm cevapları sana? Verir tabi hepsini teker teker söyler sana, gördü çünkü herşeyi. Yaşadığın tüm herşey yaptıkların yapamadıkların pişmanlıkların hepsinin tek şahidi. Ama hsrseyi bile bile aldı getirdi seni buralara, ne geri dönebilme şansı verdi sana ne de ikinci bir hak. Ne oldu biliyor musun şimdi? Geçmiş geçmişte kaldı önüne bakacaksın dendi, hayaller ölürse insanlar ölür diye söylendi. Ölen hayalleri ne yapıyoruz, yine gömelim de geçmişte mi kalsın, ölenle ölünmüyor mu diyeceksin? Kafam karıştı hep o haklı çıkıyor gibi !!! Onun yaptıkları görülmüyor senden aldıkları, vermedikleri, yaşattıkları yaşatamadıkları hicbir şey için kimse birşey yapmayacak ama sen yine yapacaksın. Sen önüne bakacaksın dimi? Hep önüne bak sen, geçmişe takılan önünü göremez yoksa dimi? Böyle mi oldu şimdi? Peki ölen biten görülmeyen unutulan unutturulan herşeye ne oldu? Yani diyorum ki sana ne oldu? O ilerledikçe sana ne oldu? Sen de mi ilerledin? Yol alamadan nasıl oldu da ilerledin sen? O ilerledi diye mi sen büyüdün yaşlandın yaşamış oldun yani? Yaşamak böyle kolay birşey mi oldu şimdi? Bu kadar basit birşey diyorsun, herkes gibi diyorsun yani herkesle birlikte yürüdük geldik diyorsun, normallestiriyor musun sen bu durumu bana mı öyle geldi? Herkes derken? Ben sana sordum ama diğer herkese değil. Niye senle ilgili sorulara herkesi ekliyorsun, herkes kendi zamanında yaşayıp gelmemiş gibi, herkes kendi hayatında değilmiş gibi!!! Kavga etmiyoruz sana senin sen olduğunu senin kendinden ibaret olduğunu senle ilgili şeylerin her şeyin sana ait kavramlar olduğunu vurgulamaya çalıştım sadece. Ama sen herkes dedin çünkü herkesin aklıyla herkesin duygularıyla herkesin aklına esip de söyledikleriyle geldin dimi bugüne? Peki şimdi sorsam sana hadi bana seni anlat yani olduğun haliyle olduğun durumu değil de gerçekten seni anlat bana, hani o aklındaki sen hayallerindeki sen duygularındaki sen kabuğundaki sen en içindeki seni anlat bana?  Nereden başlayacağını mı düşündün? Öyle bir şey sormadım ben sana nede aklına nereden başlamak diye bir durum geldi, hani eskiden falan filan mı diyeceksin bana şimdi o kadar kin dolu olduğumu artık biliyor olmana rağmen. Bana ondan bahsetme öyle birşey hiç yok diye çok kez söyledim sana. Eğer olsaydı bunları konuşmamızın çok da anlamı olmazdı. Neden bunları konuştuğumuzun farkında mısın? Kızgınız çünkü bizi buralara kadar peşinden getirdiği için, hep ileri hep ileri götürdüğü için, bize bunu yaparken bize bu kötülüğü yaparken bizim için en iyisinin ya da en kötüsünün ne olduğunu hiç bize söylemediği için, yanlış kararlar alsak da bekle düşün bir daha düşün demediği için, bizi sürüklerken hiç bir zaman bize dur diye fısıldamadığı için. Hep onun yüzünden konuşuyoruz bütün bunları.Yoksa onu geri getirmek kolay olsaydı ya da en azından küçücük bir ihtimal bile olsaydı böyle mi olurduk? Hatanın neresinden dönersek kâr mıdır? Dalga mı geçiyorsun? Kimse o neresinin neden en başı olmadığını sorgulamiyor da hangi neresini konuşuyoruz biz bunun? Zararı nedir peki hep en iyi tarafından mı bakmak gerekiyor? Tabi ya bardağın dolu tarafını görmezsek biz nasıl yaşarız dimi? Yaşayamayız dimi, çünkü sorgularız düşünürüz inceleriz bir daha bir daha hep neden diye sorarız keşke diye söyleniriz belki de suçlarız hem kendimizi hem başkalarını yani kısır döngü olur diyorsun. Tabi doğru neden hep ileri gitmek varken döngüye girelim ki, çünkü bu döngüyü çözdük ya biz çıktık ya döngüden her şey çok güzel şimdi ileriki döngülere doğru yol alalım. Oh ne güzel… Şimdi bana mümkün olmadığını bile bile neden bunları konuşup aslında bu döngüden çıkamadığımızı mı soruyorsun, yoksa sen hala kendine kendini mi soruyorsun? Düşündün mü sen hadi söyle gerçekten tanışalım boşver diğer senleri. Bana seni anlat, anlat ki başa çıkalım meydan okuyalım unutturamadın beni bana diyelim. Ona söyleyelim, hadi götür bakalım biraz daha ileri, hep yarın hep sonra diye baskıla beni. Gördüm seni artık bitti bir kere, artık olmaz, seni tanıyana kadarmış ilişkimiz. İnsanlar değişir demeye hakkın yok, o lafın en doğrusu insanlar zamanla değişir derler bilirsin. Biz şu an senin içinde olmadığın durumdayız gerçekten biz varız, ve seninle tüm bağımı koparmaya karar verdim. Bitti.
author-avatar

GÖÇ Kimdir?

"Denemeden Bilemezsin!" hep böyle söylerim kendime. Hep de bilirim doğrusunun bu olduğunu. Doğrusunu bilirim çünkü yanlışı seçmişimdir, denemekten korkmuşumdur, kısıtlanmışımdır, kalıplaşmışımdır, sonra bir bakmışımdır artık zaman yoktur, geçmiştir gitmiştir. Giderken de bakmıştır bana uzun uzun, hakettin demiştir bana, biraz kızgın biraz öfkeli seslenmiştir bana. "Şimdi artık istesen de deneyemezsin, ben gidiyorum." Zamanı dolan ve hayallerine karşıdan bakan genç bir kadından... İstediğiniz hicbirseyi ertelemeyin, geç kaldığınızda kendinizden hesap sormak çok zor.

Cesaretin Var mı ?” ile ilgili yorumlar;

  1. Sezen dedi ki:

    Edebiyat öğretmeniyim güzel bulduğum nadir yazılardan.yazan kişi gerçekten emek vermiş. ❤️❤️❤️❤️

    1. GÖÇ dedi ki:

      Çok teşekkür ederim ? Yorumlarınız benim için çok değerli

  2. sinemsii dedi ki:

    Okurken gözlerim doldu.. Gerçekten çok emek verilmiş ..emeğinize,duygunuza sağlık??

    1. GÖÇ dedi ki:

      Beğenmenize çok sevindim ♥️?çok teşekkür ederim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir