Gözyaşlarım denize düşmesin diye kenimi geriye çektim. Ayaklarımda hala biraz denizin sızısı vardı. Gözyaşlarım geçmişe yol aldı, önce boğazım düğümlendi sesim kısıldı daha sonra küçük çocuğun çektiği ıstırabın sessiz acısı çoğaldı içimde. Acı yüz üstüne çıktı ben battım.
“Anne, anne bak tek başıma yüzebiliyorum”
“Sakin ol oğlum bizi bekle ” Denizin dalgaları daha başında olmama rağmen beni geriye itiyordu. Deniz beni istemiyordu koşarak annemin yanına gittim ve meraklı gözlerimle ona bakmaya başladım hemen konuşmaya başlayacaktım fakat gözlerim birkaç saniyr babamın yokluğunda takılı kaldı.
“Biz denize yük müyüz anne ?”
Çocuk aklımla anlayamayacağım bir bakış vardı gözlerinde.
“Hayır Deniz bizi hiçbir zaman yük olarak görmez bizi dediğim ruhumuzu, hayatımızı o bize yardım eder.” Sadece denize yük olmadığımızı anlamıştım fakat büyüyünce işler farklı olacaktı.
“Göstermemi ister misin?” Yanağıma bir öpücük kondurdu ve beni tek başıma bıraktı denize doğru ilerledi ara sıra kafasını çevirip bana bakıyordu daha sonra denizle buluştu bedeni yavaş yavaş, gözleri bendeydi en son gözleri gitti işte benden. Bekledim bekledim denizde yükselmeye çalıştı daha derine gittikçe sakinleşerek battı. Onun sesi son bulurken kulaklarımda şimdi etraf kalabalıklaşmış ve sesler birbirine girmişti. Birkaç çığlıkla anneme atıldılar irkildim. Birkaç adım atıp durdum”Biz denize yük değildik”. Babam yanıma geldi ve omuzlarımdan tutup sarstı birşeyler söylememi bekliyordu “biz denize yük değiliz baba”. Babam dediklerimi anlamışmıydı bilmem belki yıllar sonra fakat beni o kadar hızlı bırakıp annemin etrafına toplanmış insanların arasına daldı ki arkasındaki beni ittiğini farketmedi bile. Önce babamın yakarışlarıyla annemi gördüm kucağında daha donra kuşlar nefesinin kesildiğini çaldılar kulağıma annemin , yıllar sonra anladım işte biz denize yüktük denizde ruhumuzu çalarak cezalandırıyordu bizi…