Benden, Tavsiyeler

ALIŞVERİŞ

Kafanı dağıtmak istediğinde, kırıldığında, mutlu olduğunda,  sevgilinden ayrıldığında, dersten kötü not aldığında ya da kendini ödüllendirmek istediğinde “Alışveriş” yapman gerektiği söylenir hemen.

Öyle değildir aslında…

Kafan karışıksa girdiğin hiçbir dükkân mutlu etmez seni. Aklın başka yerdeyken beğenmezsin hiçbir kıyafeti, takıyı, çantayı. Kırgın olduğunda yine tat almazsın hiçbir şeyden. Baktığın, dokunduğun her bir eşya ayrı acıtır canını. Mutlu olduğunda için içine sığmaz, alışveriş yapmak ağır çekim gelir o zaman. Frenlemek istemezsin kendini. Sevgilinden ayrıldığında buruk olur yüreği. Eline, gözüne değen her şey geçmişi hatırlatır sana. Anlamlı, anlamsız hatıralarla… Ne ruhun ne de bedenin izin verir dükkân dükkân dolaşıp yorulmaya… Dersten kötü not aldığında cebinde milyarların olsa harcayamazsın huzurla. Boğazına oturan lokma gibi keser nefesini her aklına geldiğinde.  Kendini ödüllendirmen için alışverişe hiç ihtiyacın yoktur zaten. Yaptığın bir kek, ütülediğin bir pantolonun, yıkadığın meyveler, evinin kapısını her çaldığında seni kapıda karşılayan eşinin, annenin, babanın veya çocuğunun güler yüzü en büyük ödüldür sana. Böyle mutluluklar için paraya ihtiyaç yoktur!

Kendini ödüllendirmek için çok pahalıya aldığın bir ayakkabının fiyatı zamanla mutlaka düşer. Bu canını çok fena sıkar, huzurunu bile kaçırır ama anlık bir tebessümün önemi paha biçilemez ve değeri asla düşmez… Yani “Alışveriş” insana pek huzur vermez aslında. Ne cebine, ne ruhuna, ne de kalbine… O bir hastalıktır. Aldıkça alasın, baktıkça bakasın gelir. Başın her sıkıştığında ruhunu ona teslim edip rahatladığını düşünürsün. Psikolojik bir şeydir. İhtiyaç her zaman vardır. Alınması da gerekir ama ihtiyaç kadarı! İsrafa girmeden yapılacaksa alışveriş, hiçbir zararı yoktur. Dolaplarımıza, çekmecelerimize her baktığımızda sahip olduklarımıza şükretmeliyiz. Alışverişin ne olduğunu bilmeyen, bilipte bilmezden gelmek zorunda kalan, hiçbir vitrin önünde dikilip bakmayan çünkü baksa da alamayacağını bilen kardeşlerimizi de unutmamalıyız.

En çok erkekler şikâyetçidir bu durumdan;”Evde 7 ayakkabın, 10 çantan, koca dolap eşyan varken neyin alışverişi şimdi bu? Beni sürükleme peşine, parası neyse vereyim de sen git…” Kadının derdi para harcamak değildir her zaman! Eşiyle kol kola girip üst baş bakarken paylaşılan zaman, beraber yorulmak ve eşinin zevkine bir kere de olsa güvenebilmek, fikir almaktır önemli olan. Karınızın eline verdiğiniz bir avuç para gidermez asla bu eksikliği…

Unutmayın ki; Ruhu, kalbi doyurmak egolarımızı doyurmaktan daha kolay ve daha önemlidir! Ruhunuz tok, egonuz açsa bu çok önemli değildir. Çünkü manevi tokluk maddi tokluktan çok daha önemlidir… Hem ruhunuz, hem egonuz açsa bu büyük bir sıkıntıdır. İşe nereden başlayacağınızı bilememeniz ruhsal bir bunalımdır. İşte bu noktada acilen yapmanız gereken tek şey “ALIŞVERİŞ”‘tir. Ama para gerektiren türden bir alışveriş değil.  Sevgi ve merhamet alışverişi… Bu hiçbir mağazada satılmaz. Sepete düşmez ve geçmiş sezon rafına inmez!

Artık alışverişe çıkmadan önce eksiklerinizin ruhunuzda mı yoksa egonuzda mı olduğunu bir kez daha düşünün. Yorulmadan yapılan ve torbalara, poşetlere sığmayan mutluluklara sebep olan tek alışveriş budur bence…

NURDAN AKTAŞ

ALIŞVERİŞ” ile ilgili yorumlar;

  1. İlayda dedi ki:

    Harika kaleminize yüreğinize sağlık??

    1. Nurdan dedi ki:

      Çok teşekkür ederim .?

  2. Yılmaz Demir dedi ki:

    Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş.

    1. Nurdan dedi ki:

      Teşekkür ederim.?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir